http://beyazperde.mynet.com/images/film/3923-resimdeki-b.gifTür : Gerilim / Korku / Gizem
Gösterim Tarihi : 8 Ağustos 2008
Yönetmen : Masayuki Ochiai
Senaryo : Luke Dawson
Görüntü Yönetmeni : Katsumi Yanagishima
Müzik : Nathan Barr
Yapım : 2008, ABD , 85 dk.
Oyuncular Joshua Jackson (Benjamin Shaw) , Rachael Taylor (Jane Shaw) , Megumi Okina (Megumi Tanaka) , David Denman (Bruno) , John Hensley (Adam) , Maya Hazen (Seiko) CNN’in son zamanlarda yaptığı bir araştırmaya göre insanların üçte biri hayaletlere inanıyor. Bunun yanısıra, ruh fotoğraflama -hatta daha önce hayatını kaybetmiş kişilerin fotoğraflara yansıması- gittikçe daha fazla ilgi uyandırmaya başladı.
Ruhları görüntüleme, her zaman bir muammadır. Tüm bu gizemi sinema perdesine ustaca aktaran psikolojik bir gerilim Shutter.
Fotoğraf sanatçısı Ben ve yeni eşi Jane, karlı bir moda çekimi için Tokyo’ya giderler…Yeni evli çift için bu egzotik iş değişikliği, balaylarını kutlamak için de mükemmel bir fırsattır… Mt. Fuji dağ yolunda ilerlerken, yeni kuracakları hayat büyük bir çatırtıyla sarsılacaktır…Arabaları yolun ortasında duran bir kadına çarpacak, ancak kadından hiçbir iz bulamayacaklardır…
Ben pahalı bir fotoğraf çekimi sonrasında, fotoğraflarda insana benzeyen beyaz karaltılar görür…Jane fotoğraflardaki bu beyaz karaltının yolun üzerindeki kıza ait olduğunu ve onu yol üzerinde ölüme terkettikleri için intikam istediğini düşünecek ve zaten yabancı olduğu bu şehirde endişelerine bir yenisini ekleyecektir…
“Shutter”ın aynı isimle 2004’de Tayland’da gösterime giren versiyonu en çok seyredilen filmler arasına girmiş... (Sinekritik)Eksikliğini çektiğimizden değil… Ama bir başka Uzakdoğu korku filminin Hollywood versiyonu daha sinemalarımızda. 2004 tarihli ve aynı adlı Tayland yapımı filmin yeniden çevrimi, Japon bir yönetmene emanet edilmiş bu kez.
Resimdeki Hayalet, evlendikten hemen sonra eşiyle birlikte iş için daha önce de bulunduğu Japonya’ya dönen Amerikalı bir fotoğrafçının çevresinde gelişiyor. Hayaletli Uzakdoğu korku filmlerinin hepsinde olduğu gibi kahramanımız aslında bir kadın; bu durumda fotoğrafçının karısı. Japonya’ya ilk geldiklerinde otobanda bir genç kıza çarptığını sanıyor ama söz konusu kişi aslında bir hayalet olduğu için kazadan iz bulunamıyor. Daha sonra fotoğraflarda karşılarına çıkmaya başlıyor bu kız. Ve araştırdıkça, hayaletin hikayesi çözülüyor.
Yine benzerlerinden hiç farklı sayılamayacak şekilde, erkekler tarafından ezilen, istismar edilen, acı çektirilen kadınların öyküsü çıkıyor karşımıza, film tamamlandığında. Hiçbir erkek karakterin de gözünün yaşına bakmıyor doğrusu filmin yaratıcıları. Ancak neredeyse feminist bu tavır, aynı filmi daha önce defalarca izlediğimiz gerçeğini de değiştirmiyor. Bu tavrı orijinal veya yürekli bulabileceğimiz günler çok geride kaldı. Sadece ölçülü bir takdirle başımızı sallıyoruz hafifçe… “Ah şu körolasıca erkekler…” Ve salonu terk ediyoruz…
Şu saatten sonra etkileyici olması neredeyse imkansız bir formül bu. Ancak yepyeni bir bakış açısı, bir tür yapıbozumla yaklaşılırsa ortadaki şablona… O da belki… Resimdeki Hayalet zaten bunun için çaba göstermiyor. Kendi işini temiz bir şekilde yapmakla yetiniyor yönetmen. Geriye de düzgünce çekilmiş, orta karar bir korku filmi kalıyor.
Oyuncuların da yüzlerinin akıyla çıktıklarını söyleyebiliriz en fazla bu filmden. Çeşitli dizi yüzlerini toplayarak seyirciyi oyalamaya çalışmış yapımcılar. Başroldeki Joshua Jackson’ı zaten Dawson’s Creek’ten hatırlıyoruz. Kendisi daha olgun bir yüz ve oyuncu oldu o günlerden beri. Kimi bağımsız filmlerdeki performanslarıyla övgü topladı son yıllarda. Önümüzdeki aylarda da J.J. Abrams’ın yeni dizisi Fringe’de izleyeceğiz kendisini.
Onun dışında, Nip/Tuck’taki oğul, Matt McNamara (John Hensley), The Office’in Amerikan versiyonundan David Denman veya Heroes’da Hiro’nun arkadaşı Ando (James Kyson Lee) gibi başka dizi yüzlerine de rastlamak mümkün filmde. Başroldeki Rachel Taylor’ı ise Transformers’da görmüşüz daha önce. Ben hatırlayamadım, belki siz hatırlarsınız…
Neticede, büyük iddiası olmayan, izlenebilir ama yeni bir şey sunmaz bir film Resimdeki Hayalet. Kadınlara, en güvendiğiniz erkeklerin bile bazen nasıl duygusuz ve bencil olabileceklerini, erkek denen organizmanın az gelişmişliğini göstermekten fazla bir amacı da yok. Ve bunu yapan da hep erkek sinemacılar oluyor nedense… Artık ister ironik deyin, ister duyarlı… Ben uyarımı yapayım da!