Şımarırsam beni iki saniyede mat ederler
Bol ödüllü ‘Takva’ filminin ‘Muharrem’i Erkan Can, “Oscar beni değiştirmez” dedi ve ekledi: Ben yolumda yürüyorum. Oscar’ı alırsak çok güzel olur ama kendimi bozmam, bozulmam. Zaten şımarırsam mahalleme giremem. Beni iki saniyede şah-mat ederler!..
Yıllar önce ‘Mahallenin Muhtarları’ dizisindeki ‘Temel’ rolüyle şöhret olan Erkan Can, başrol oynadığı bol ödüllü ‘Takva’ filmi ile Oscar yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Pek çok uluslararası festivalden ödülle dönen ‘Takva’da; modern dünyanın nimetleri ile inancı arasında altüst olan bir karakteri canlandıran Can, “Oscar’ı alırsak ne konuşma yapacağıma karar vermedim ama dünya barışı üzerine bir şeyler söyleyebilirim” dedi.
MAHALLEME GİREMEM!
İçkiye tövbe eden, hayatını eşi ve kızına adadığını söyleyen Erkan Can, ‘Takva’ Oscar alırsa ‘şımarmayacağını’ vurgulayarak şunları söyledi: “Şımarırsam mahalleme giremem; babam mezarından kalkar beni döver. Zaten ‘hoop!’ derler benim buluduğum ortamda; iki saniyede şah-mat ederler!”
* Sizin gizemli bir yanınız var. Uzak duruyorsunuz her şeyden. Eşinizi, kızınızı görmüyoruz hiç…
Göremezsiniz çünkü göstermem! Gece dışarı çıkmam. Eşim de ben de içki içmeyiz. İş için çıktığım zaman, gittiğim yerde 15 dakika kalırım. Çok gürültü sıkıyor beni artık. İşim bitince hemen Anadolu’ya evime dönerim. Benim esas yerim; Kalamış, Fenerbahçe bir de ‘Yıldız Bakkal’ Haydar Amca’nın kahvesi…
* Kızınız kaç yaşında?
4 yaşında. Benimle evlenmek istiyordu ama vazgeçti.
* Sizin ünlü biri olduğunuzun farkında mı?
Yok hayır. Bilmiyor…
* Şöhretli bir babanın kızı gibi büyümeyecek galiba…
Evet, inşallah öyle büyütmeyeceğim.
* Siz hep zihinlere kazınan rollerde oynadınız. Bu bir şans mıydı?
Bu biraz şans. Ya da ‘o şansın yarısını ben yarattım’ diyelim. ‘Gemide’, ‘Laleli’de Bir Azize’, ‘Dar Alanda Kısa Paslaşmalar’, ‘Takva’… Şimdi ‘Yeni Sinemacılar’ ile çalışıyorum. Şu anda elimizde 5-6 proje var. Bu da bir ömür demek. Çünkü anlatmak istediğimiz derdimiz var.
TÜM DÜNYAYA SATACAĞIZ
Filmleriniz de hep bir şeyler anlatıyorsunuz…
Anlatmak gerekir. Sinema bu yüzden yapılıyor. ‘Gişeden parayı alayım yürüyeyim’ diye bir şey yok. Böyle bir şeyi asla ve asla düşünemeyiz. Paramızı diziden kazanıyoruz. Dizi formatı içinde en iyisi neyse, onu gücümüzün en sonuna kadar göstermeye çalışıyoruz. Takdir seyircinin.
''Takva'' ile Oscar kapımızda diyebiliriz miyiz?
400 kişilik bir jüri ilk 20′yi seçecek. Sonra ilk 5′e kalacağız. Biraz para lazım. Amerika’da filmin oynatılması gerekiyor. Yapımcı uğraşıyor.
Yabancılar ‘Takva’yı anlayabilecek mi?
Daha iyi anlıyorlar… Filmimiz çok sağlam. O yüzden kendime de filme de şans veriyorum. Ödül alabiliriz. Oscar’ı alamayıp ilk 20′ye bile kalsak, filmimiz ABD’de çok dikkat çekecek. Sinemayla ilgili olan herkes bu filme bir kere bakacak. ‘Takva’yı bütün dünyaya satacağız…
Oscar için doğru zaman mı sizce?
Zamanı biz ayarlamıyoruz. Filmin hazırlanması 5 yıl sürdü. Biz hiçbir şeyi hesaplamadık.
Tam din tartışmaları yaşanırken böyle bir film Oscar’a gidiyor…
Evet her şey kendiliğinden oldu ve kendiliğinden oluyor. ‘Takva’ kendi kendini her yere taşıyor, biz de peşinden gidiyoruz. Çünkü iyi bir film oldu. Biz hiçbir taraftan olmadık, olmak durumunda da değiliz. Sinemacı gözüyle bakarsak olamayız da. Senaryomuz böyle yazıldı ve biz hiç taraf tutmadan öyküyü olduğu gibi yansıtmaya çalıştık.
BU FİLME BAŞKA BAKMALI
Bu filmin Oscar' a gitmesini doğru bulmayanlar da var..
Bence gitmeli. Filmde Muharrem’in çırağı Arnavutluk’tan geliyor. O da Müslüman. Ama orada 21′inci yüzyılda Avrupa’nın göbeğinde soykırım oldu; ona da değiniyoruz. Filme çok başka bakmak lazım. Çok ince eleyip sık dokumak lazım. Sanat barış demektir ve biz ‘Takva’da herkesi birbirine yaklaştırmaya çalıştık. Kötü söz söylemek çok kolay ama önemli olan yapıcı olmak. Biz ''Takva'' nın çok yapıcı olduğuna inanıyoruz. Zaten şu anda bütün dünya 'Takva' yı konuşuyor.
Oyuncu için de riskli değil mi?
Tabii ki kötü de yansıyabilirdi. Filmi çok ince eleyip sık dokuyarak milimetrik şekillerde çektik. Hiçbir düşünceye kaymaması gerekiyordu; öyle de oldu.
Ödül alırsak ve size Hollywood kapısı açılırsa, Türkiye’den gider misiniz?
Oturup konuşup, ondan sonra karar veririz. Yabancı dil bilmiyorum; bilsem her şey çok farklı olur. Çat pat biliyoruz tabii ama konuşmayınca unutuyorsunuz.
Hiç şımarmıyor musunuz?
Şımarırsam mahalleme giremem, babam mezarından kalkar beni döver. Şımarsan nereye kadar? ‘Hop!’ derler benim bulunduğum ortamda. İki saniyede şah-mat ederler. Nereye şımarıyorsunuz?
Artık oyuncular çok büyük paralar istiyor ve kazanıyor. Sizin bu konuda da çok mütevazı olduğunuzu duydum.
İhtiyacımı karşılasın yeter. Kimin ne aldığı beni hiç ilgilendirmez. Mesela aynı dizide oynayalım, diğer oyuncu arkadaşım benden çok çok fazla para alıyor diye dert etmem. Alsın, bana ne? Ben aldığım parayı biliyorum, ona göre hesabımı yapıyorum. Allah bereket versin.
KADINLAR BENİ KANDIRAMAZ !
Bir kadının sizi kandırması çok mu zor?
Havasını alır! Saçak altında yürüsün, sağdan cüzdan bulur belki. Zor bile değil imkansız! Arkadaşım olarak gelsin tamamdır. Benim erkekten daha erkek bir sürü kadın arkadaşım var. Arkadaşlıkta cinsiyet ayırt etmem.
Günümüzde ''aldatmayan erkek yoktur'' deniyor..
Hiç işim olmaz! Düzenimi kurmuşum ve asla bozmam bu düzeni. Aşk falan yalan işler bunlar. Tamam bin tane çok güzel kadın var ama bir ay sonra ne olacak? 6 ay sonra o güzel kız, tırnaklarını çıkardığı zaman ''aman'' dersin! Sülün gibi kız, işler değişince başka türlü oluyor. Ben hepsini yaşadım bitti. Hepsi birbirine benziyor, hepsi senaryo. İşimize, eşimize, çocuğumuza, dostlarımıza aşığız. Ama düşmez kalkmaz bir Allah; bütün bunları söylüyoruz ama bilmiyoruz. Gene de bilmiyoruz ama düşüncelerim budur.
ELEĞİMİ ASTIM
Paralı ve şöhretli erkeklerin çapkınlık yapmasını nasıl yorumluyorsunuz?
Ben 50 yaşında bir adamım. Kendi çağıma göre yaşadım. Unumu eledim, eleğimi astım. Şimdikilere hiç ayak uyduramam.
Siz gençliğinizde çapkın mıydınız?
İçimden sevdiğim çok oldu gençliğimde. Kızın haberi olmazdı. Şimdiki gibi değildi…
Şimdiki gençler şaşırtıyor mu sizi?
Çok aklım ermiyor… Şaşırıyorum vallahi!
TAKVA 2 SENEDE 14 ÖDÜL BİRDEN ALDI
43. Antalya Altın Portakal Film Festivali (2006): ‘En İyi Erkek Oyuncu’ (Erkan Can), ‘En İyi Sanat Yönetmeni’, ‘En İyi Görüntü Yönetmeni’, ‘En İyi Kostüm’, ‘En İyi Müzik’, ‘En İyi Senaryo’, ‘En İyi Makyaj’, ‘Jüri Özel Ödülü’
- Kars Altın Kaz Festivali (2006): ‘En İyi Film’
- 31. Toronto Film Festivali (2006): ‘Kültürel Yenilik Ödülü’
- 57′nci Berlin Film Festivali (2007): FIPRESCI Ödülü (Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği)
- Nurnberg Film Festivali (2007): ‘En İyi Aktör’ (Erkan Can)
- 13. Saraybosna Film Festivali (2007): ‘En İyi Film’ dalında ‘Jüri Özel Ödülü ve ''Sarayevo’nun Kalbi Ödülü’
Oscar kazanırsam kendimi bozmam!
Oscar sizi değiştirir mi?
Yok, ben yolumda yürüyorum. Oscar beni asla değiştirmez. Para kazanacağız ve daha çok çekeceğimiz filmlerimiz var. Alırsak çok iyi olur, güzel olur. ''Yeni Sinemacılar'' a kapılar açarız. Kendimi bozmam, bozulmam. Bozulmayacağımın garantisini veririm. Benim için dostluk çok önemli. Elimizi kaldırsak, ‘haydi’ desek 50 kişi gelir. Ben güven üzerine yaşarım.
Oscar'ı alırsanız nasıl bir konuşma yaparsınız?
Aslında biliyor musunuz bütün derdim o! Şimdiden hazırlıyorum, düşünüyorum yapacağım konuşmayı… Dünya barışı için bir şeyler söylerim ve kazanacağım parayla çok güzel fimler çekeriz. Yat, kat, at alacak halimiz yok; yine sinemaya harcayacağız.
Yeni bir sinema filmi var mı?
Önder Çakar bir tane yazdı. Bir Beyoğlu filmi çekeceğiz. Beyoğlu’nun arka sokakları. Biraz sert bir film olacak. Şimdi Fatih Akın okuyacak. Senaryo Almanca' ya çevriliyor. Filmin yavaş yavaş alt yapısı yapılıyor. Tinerciler, travestiler, Beyoğlu’nun bizim görmek istemediğimiz yanını çekeceğiz.
''Takva’dan sonra konuşulacak bir film daha yapacaksınız yani!
Evet güzel bir film olacak.