Oyuncu olmaya karar verdiğinde ''Aç kalacaksın'' demişti babası. ''Hayır'' dedi, ''Sevdiğim işi yapacağım ve aç kalmayacağım''. ''Olsun, aç kalsam da yapacağım'' demeyi aklından bile geçirmedi. Açlığa da yoksulluğa da aşina bir genç olarak bu değildi kendisine çizdiği yol. Erzincanlı Kurt ailesinin ''Umut'u, bugün 26 yaşında ve 17'sinde verdiği karar onu yanıltmadı.
Kartal Topselvi' den ''Beynelmilel' e, ''Hatırla Sevgili' den ''Hisseli Harikalar Kumpanyası' na uzanan bir hikayesi ve geleceğe dair bir sürü planı var. Üstelik yetenekli, zeki , yetmezmiş gibi alçakgönüllü ve çalışkan. Şimdiden belli, o yeni kuşağın en parlak yıldızlarından biri olacak...
Küçük yaşta evlenip İstanbul' a yerleşen Cemal Kurt ile Sevim Hanım' ın ilk çocuğu Umut Kurt, 17 Nisan 1981'de, zorunluluktan Erzurum' da açar gözlerini dünyaya. Maddi durumları iyi değildir, zor bir hamilelik geçiren annesi doğum yapmak için Erzurum' a, varlıklı babasının yanına gider. Umut 40 günlükken dönerler İstanbul' a. Kartal Topselvi' deki tek katlı, çatısız evlerine.
Annesi, semti güvenli bulmadığı için dışarı oynamaya bırakamaz oğlunu. Umut' un çocukluğu evde sanal kardeşleriyle oyunlar kurarak geçer. Yedi yaşına kadar tek çocuktur, sonra kardeşleri Can ve Aylin doğar ama o gene yalnızdır..
Her telden birazcık...
Bir yandan bağlama kursuna gider, basketbol ve futbol oynar. Ders, hiç çalışmaz. Zekası ve sempatikliğiyle hocaları tavlayarak geçer sınıfları. Lisede içine kapanır bir dönem. Kitaplara verir kendini. ''Erzurum' un hippisiydi'' dediği dayısıdır kendine aldığı model. ''Kafanızı kullanın, özgün olun'' der yeğenlerine dayı, Umut da dinler.
Ama asıl değişimi, birkaç arkadaşıyla gittiği CHP gençlik kollarında geçirir. Önce koroya alınır, ardından halkoyunları, kickboks derken tiyatro kursuna gönderirler Umut'u. Son dönemin iyi oyuncularından Ruhi Sarı' nın da içinde bulunduğu Kartal Sanat Tiyatrosu' na. Gidiş o gidiş. CHP `yi bırakır, tiyatroyu bırakmaz bir daha.
17' sinde ilk kez sahneye çıkar. ''Kadınlara Özgürlük'' adlı bir 8 Mart oyununda. Mesleği bellidir artık, oyuncu olacaktır. Birkaç kez bırakmak ister, bırakır da nitekim. Nestle' de plasiyerlik, Real Hipermarket' te satıcılık yapar. Ama mutsuzdur, gene döner kürkçü dükkanına.
''Seni kim almadı ?''
Arkadaşlarıyla beraber konservatuvar sınavına hazırlanırlar bu kez. Önce İstanbul Üniversitesi' ni dener. Karşısında tüm ustalar, Yıldız Kenter yoktur bir tek o yıl jüride. Birinci sınavı geçer, genel kültürde heyecandan her şeyi birbirine karıştırır. ''Çalıkuşu' nu kim yazmıştır?'' sorusuna panikle verdiği ''Yaşar Nuri Öztürk'' cevabı sınavın sonu olur.
İkinci çaldığı kapı Hacettepe' dir, o da olmaz. Kısacası, memleketimizin pek çok parlak oyuncusu gibi Umut Kurt da konservatuvar kapılarından çevrilir. Birkaç yıl sonra onu sahnede izleyen Yıldız Kenter `den duyduğu ''Seni kim almadı?. Biz de hata yapabiliyoruz bazen'' cümleleri en büyük ödülüdür.
Sonunda ''Hayatımı değiştiren yer'' dediği Müjdat Gezen Sanat Merkezi 'nde bulur kendini. Daha deneme sınıfındayken MSM Oyuncuları' nın kulisini hazırlayan, sahnenin tozunu alan hevesli genç olarak dikkat çeker ve ''Godot' yu İzlerken'' adlı oyunda rol verirler ona. Sonra da teknik odanın sorumluluğunu teslim ederler Umut Kurt' un ellerine. Hatta şimdiki evi olan BKM' ye de ilk olarak Müjdat Gezen' in ''İtiraf Ediyorum'' oyununda teknik görevli olarak adım atar.
Bu arada sesiyle de dikkat çekmektedir bağlamasıyla türkü söylediği günlerden beri. MSM' deki şan hocası Meltem Taşkıran' ın önayak olmasıyla ''Çizmeli Kedi'' müzikalinde oynar. O sene devamsızlıktan sınıfta kalır . Ertesi sene ikinci müzikali ''Benim Tatlı Meleğim'' gelir ve iki sene kaldığı için okuldan atılır.
Filmden filme değişti...
Sonra BKM dönemi açılır hayatında. MSM' den arkadaşı, şimdiki sevgilisi Ezgi Mola ile BKM' nin atölyesine konuk öğrenci olarak gidip gelir önce. Derken ''atölye' de pişirdiklerini ''mutfak'ta sunmaya başlarlar. Bir komedi kulübüdür BKM Mutfak. Oyuncuların kendi skeçlerini yazdığı, aynı zamanda içki servisi yaptığı bir kulüp.
''Beynelmilel' in ''Haydar 'ını arayan Sırrı Süreyya Önder de ilk kez orada izler Umut Kurt' u. Doğuludur, bağlama çalar, bu rol için biçilmiş kaftandır. Bir de saçını uzatıp bıyık bırakınca Haydar olarak kamera karşısında bulur kendisini.
Kısa bir süre sonra da ''Hatırla Sevgili'' dizisi gelir. Devrimci Haydar' ın hemen üzerine sağcı Yaşar' ı oynamak hoşuna gider Umut Kurt' un. Üstelik öyle bir fiziği vardır ki, filmden filme değişir, sokakta ise kimse tanımaz onu. ''Aaa şu çocuğa bir bıyık taksan aynı Yaşar'' lafları duyar olsa olsa.
Adını daha çok duyacağız...
En son, ''Hisseli Harikalar Kumpanyası' nın Cafer 'i olarak sahnede Umut Kurt . Üstelik, Mehmet Ali Erbil' in damgasını vurduğu bir rolü, onu hiç aratmadan oynuyor. Etkisinde kalmamak için Erbil' i izlemeden hazırlanmış, çok da iyi yapmış. Üst üste gelen iltifatlar ve olumlu yazılar karşısında ise utanıyor. Altan Erkekli' nin ''Aferin'' diye onu bağrına bastığını neredeyse gözü dolarak anlatıyor. Ustalarından söz ederken yapmacık değil, sahici bir saygı var her halinde. Ve Yılmaz Erdoğan' ın yolunu benimsiyor. Sinema okumak, rol beklemek yerine kendi şansını yaratmak, kendi öykülerini anlatmak gibi bir derdi var. Bu alçakgönüllülüğünü de muhafaza ederse, besbelli daha çok duyacağız Umut Kurt adını...